Caz ile Doğaçlamanın Büyüsü
“Müzik, her yerde anlaşılabilen, gerçek anlamda ortak olan dildir: Bu nedenle üzerine tüm ülkelerde ve tüm yüzyıllar boyunca ciddi bir şekilde konuşuldu. Anlamlı, çok şey ifade eden bir melodi, kısa sürede tüm dünyaya yayılmaktadır. Buna karşın anlam yoksunu ve bir şey ifade edemeyen bir melodinin içeriği çok daha anlaşılabilir bir şeydir. Fakat melodinin dili kelimeler kullanmaz, daha ziyade istemin tek gerçekleri olan mutluluk ve acılardan bahseder: Bu nedenle beyinlerimize çok fazla bir şey söylemez, kalbimize seslenir. Aksini beklemek müziği alet etmektir… “
A. Schopenhauer
Schopenhauer’un da ifade ettiği gibi müzik; tüm zihinleri, duyguları ve fikirleri bir araya getirip peşinden sürükleyebilen güçlü bir dildir. Tarihte müziğe baktığımızda, ilk kaynakların son 400 -500 seneye ait olduğunu, son zamanlarda kullandığımız tam ve gelişkin nota yazısının ise, 150-200 senelik bir geçmişi aydınlattığını görmekteyiz.
Antik Yunan mitolojisine göre, baş yaradan Zeus; Mnemosyne ile 9 günlük bir kaçamak yaşamış ve bu gecelerin her biri için Mnemosyne’ den bir kızı olmuştur. Zeus’ tan olma bu peri kızlarının her birine Muse ismi verilmiştir. Bu kızların her biri bir bilgi veya sanatın savunucusu olarak anılırlar. Bu bilgi ve sanatlara Muselerin yetenekleri denilir. Müzik isimi buradan gelmektedir. (Museike) Antik yunandan kalma resim, heykel ve o devirle alakalı kaynaklar incelendiğinde müziğin tanrısı Apollon tanrılar meclisinde lir çalıp diğer tanrıları eğlendirirken ve Muse’lerde ona yardım ederken gösterilir. Müziğin Mısır, Hindistan; Suriye ve Antik Yunan’da din etkisi altında geliştiği fikri ne kadar karanlık ve kanıtsız olsa da müzik araştırmacıları bu fikir üzerinde birleşmekte ve küçük nüans farklarına karşın hepsi de kiliseyi müziğin esas gelişiminde başlangıç noktası olarak kabul etmektedirler. Kilise, ibadetlerde birlik ve bütünlük sağlamak amacıyla, müziğin insan ruhu üzerindeki tesirinin farkında olduğundan dinsel muhtevalı koro – orotoryo ve madrigal gibi müzik türlerinin gelişimini desteklemiştir. Kilisenin yayılma siyaseti neticesinde Haçlı Seferleri yapılmış ve bu seferler sırasında Avrupa Doğu’yu görmüş ve oradan getirdikleri yeni fikirler, çalgılar, renkler, tınılar-felsefeler v.b. gezgin şarkıcılar (Minstreller, Troubadurlar ve Trouveresler ) aracılığıyla dağılmıştır.
Caz müziği, Afrikalı-Amerikalı ve Batı müziği tekniklerinin harmanlanmasıdır. Önemli öğesinin doğaçlama olduğunu görürüz. Doğaçlamanın formu zamanla değişmiştir. İlk zamanlarda sadece atışma iken, daha sonra sözlere ve nihayetinde melodiye yerleşmiştir. Dixieland cazında, müzisyenler sırayla melodiler çalarak, bir şekilde atışmaktadırlar. Daha sonra oluşan klasik caz formunda ise müzisyenler belirli bir melodiye bağlı kalarak doğaçlama yapmaktadır. Bu nedenle caza sürekli yeni bir yorum getirilmektedir.
Cazda zenginlik, nerede yapılıyor olursa oranın renklerini içinde barındırmasından kaynaklanmaktadır. Bir müzisyenin duygularını en güzel biçimde ifade etmesini sağlayan bir müzik türüdür. Bazı zamanlar bize aşkı anlatır, bazı zamanlar ise hayatin anlamını arar kendi içinde. Tempoların sürekliliğinde, müziğin sizi gökyüzünün doruk noktalarına çıkartması ve yumuşak bir bulutun üzerine düşme hissini ancak cazla yaşayabilirsiniz.
7-17 Eylül tarihleri arasında “Bodrum Caz Festivali” ile Bodrum ezgilerinin caz formundaki samimiyetinde kendinizi maviliklere bırakabilirsiniz.